@senkendinibul
VECD
İDİ
GİR
DİYEN...
O
ATEŞTEN
KAPIDAN...
...ÖZ...
*
...
BİR
MUM
ALEVİ' nin
kendini
kendinden
bile alamadığı ,
dönüşü olmayan
o girift merhâlede ,
SONSUZLUĞUN
SONSUZLUĞUN
kendi sûretiyle ,
VECD ETTİĞİ
BİR ÂN
İDİ...
SİHİRLİ
bir
buğu
SARDI
HER YERİ...
VE...
SÜR'ÂTLE
SÜR'ÂTLE
YAKLAŞAN
MÂVÎ
MÂVÎ
VE
NÂRİN
BİR
NÂRİN
BİR
KELEBEK
BELİRDİ
UZAKTA...
UZAKTA...
VE
GELDİ...
VE
DURDU
'ÂTEŞİ' NE...
NEDENSİZ...
*
LÂKİN
LÂKİN
DUR!..
DEMEK
ARTIK
ARTIK
ÇOK GEÇTİ...
Varlığının
en derin iştiyâkı içinde
zevk-i pür-nûr idi sanki...
Alım alım geliyordu
mütemâdî...
Safîrden tâcı ile
bir peri misâli ,
uçuş uçuş , neşeli bir
bir peri misâli ,
uçuş uçuş , neşeli bir
râks- ı endâmla , rûz-igârlı
bir gecede ışıl ışıl
bir gecede ışıl ışıl
salınan bir içim
NÂZ-I CEMÂL
İDİ
CİSM- İ HÂLİ...
*
Kararlı ve
asîldi çırpınışları...
SANKİ
BİTEVÎ
BİR ÂLEMİN
HAZÎNESİNİ
GÖRMÜŞ GİBİYDİ...
Soluğunda ,
kar tanesi gibi sâf ve
ikmâlsiz , yeknesâk
ve coşkulu bir hüzûn
hâkimdi...
GİDİYORDU
İLERİ...
Kanadında saklı
bir zırhı âniden siper
edecekmiş gibi kendine...
Gözlerinde
tüm bir yaşamın buruk
tadından çok daha derin ,
masmâvi bir gökyüzünden
daha parlak , daha sâf bir
olasılık arıyordu...
Gidiyordu...
daha da
Ve
mütereddit
değildi...
Gidiyordu...
daha da
Ve
mütereddit
değildi...
GÜVENLİ
VE AÇIK BİR
SEMÂDA SEYR EDEN ,
TILSIMLI , MENEKŞE
RENKLİ
BİR YANSIMA
HALİNDEYDİ
ŞİMDİ AYNANIN
İÇİNDEKİ...
Çok sıkılmıştı
karanlığın içinde...
VE
varlığının
varlığının
en derin sebeb-i
hâzzını arıyordu...
Durduramıyordu
bu rüyânın
içinde kendini...
Durmadan
gezinen ve bu büyük
hûşûyu
ıskalayan bir meczûb
gibi âczîyetinin
merkezinde duramazdı
daha fazla...
gezinen ve bu büyük
hûşûyu
ıskalayan bir meczûb
gibi âczîyetinin
merkezinde duramazdı
daha fazla...
Daha ötesine
geçebilmek mümkün
görünüyordu...
ÖYLE
BİR
HAYÂL
İDİ
İŞTE
HAYÂL
İDİ
İŞTE
ONUNKİ...
MECNÛN
OLDU
OLDU
O ÂN
ÂTEŞE...
ÂTEŞE...
Bıraktı kendini
daha ileri...
Bir nedensiz
savruluş içinde
değildi şimdi...
Yaklaştıkça , âteşin
yakıcı ve serin tadında
kendinden geçmek
üzereydi daha da...
Tâ ki anlayıncaya
kadar geldiği sebebi...
Kendini izlerken
bu yakıcı alazın, bu bitmeyen ,
bu girift , bu ebedî , bu bitişik
hâzz-ı deryânın ve ışığın delice
mûhâbbetinde gördüğü,
nûr-u sâfiyet ile kendi
gözlerinin içine bakan ,
hâzz-ı deryânın ve ışığın delice
mûhâbbetinde gördüğü,
nûr-u sâfiyet ile kendi
gözlerinin içine bakan ,
delici ve cezbeli lezzetin ve
ondan daha da sırlı olan
'EBEDÎ MÂSÛMÎYET' İN
ondan daha da sırlı olan
'EBEDÎ MÂSÛMÎYET' İN
ÂŞK HÂLİYDİ...
Ve
SALDI
O
MÂVİ ,
O
NÂRİN ,
O
SEDEFTEN
KANATLARINI...
YAKICI AMA
SERİN ,
BİR O KADAR
GİRİFT VE DERİN ,
VE
'HÂZZ- I LEYL' İN
ZİYÂSININ
ÇILDIRTAN
PARLAKLIĞININ
SARHOŞLUĞUNA...
BIRAKTI
KENDİNİ
EBEDÎ
BİR
'NÛR' DAN
ÂTEŞ-İ SEYYÂLE...
Ve
SALDI
O
MÂVİ ,
O
NÂRİN ,
O
SEDEFTEN
KANATLARINI...
YAKICI AMA
SERİN ,
BİR O KADAR
GİRİFT VE DERİN ,
VE
'HÂZZ- I LEYL' İN
ZİYÂSININ
ÇILDIRTAN
PARLAKLIĞININ
SARHOŞLUĞUNA...
BIRAKTI
KENDİNİ
EBEDÎ
BİR
'NÛR' DAN
ÂTEŞ-İ SEYYÂLE...
YOKLUKTAKİ
ANLAMININ
MUHÂBBETİNİ
VARLIĞIYLA
BİR YUDUMDA
İÇEN KENDİ
GÖZLERİYDİ...
İÇEN KENDİ
GÖZLERİYDİ...
VE
ALTIN
BİR KAPIDAN
GİRDİ İÇERİ...
KENDİ
SÛRETİNDEN
VE DAHİ
BÜTÜN
VE DAHİ
BÜTÜN
SÛRETLERİNE
DALDI
DALDI
BİR BİR
AĞIR AĞIR
DERÛNÎ...
O
GÖZLER!..
İŞTE
O
EBEDÎ
EBEDÎ
GÖZLER!..
RÛHUNUN
GÖZLERİYDİ...
VE
O
DELİKSİZ
DELİKSİZ
IŞIKTA
O
ÂTEŞ-İ EZEL-İ
ÂŞK-I MÛHÂBBET
İLE
O
ÂTEŞ-İ EZEL-İ
ÂŞK-I MÛHÂBBET
İLE
EBEDİYYEN
ÂŞK
ÜZRE
ÂŞK
ÜZRE
ERİDİ...
...ÖZ...