@senkendinibul

...

Denedin!..

           Her şeyi,
             
bırakmayı

           ardında...
.
.
.

İnanmadın sana doğru geldiklerine...

Onların da hep senle sefer edeceklerine...

     İşte hepsi yanında bak!..Konuşuyorlar kifâyetsizce...

Hiç umursamazdın, kendi başına kalmayı, 

O kadar çok şey var ki oysa seni özleyen...

Hiç vazgeçemediklerini durmadan tekrar eden...

Kaybolacakları yere kadar bırakmanı söyleyen...

Ve kaybolacağın yere kadar derinlere çeken...

Işığın arasından gölgelere gülümseyen...

Karanlığın içinden, ışığa doğru yürüyen...

Ve hepsinden çok seni, sana doğru getiren...

Bir savaşçı var, cesûr, yorgun ve kararlı...

Islak ayaklarıyla, denizin dibinden gelen...

Dilsiz ve âmâ kalmış olan binlerce 'ân' ın içinden...

Hiç bir esinti bu kadar yalnız değildir Ay Işığı'nda...

Ve bir kum tanesinin ağladığını düşün,

serin sular  gidip tekrar gelirken...

Bir esrime geçir kıyıda, bir yıldız kadar yalnız,

 yakamozla gözlerin yıkanırken...

Ve tuzlu, serin bir damla, dudaklarını ıslatsın,

dalgalar anılarını kayalara çarparken...

Bir inip , bir kalkarken göğsün mütemâdîyen...

Nefesler, kalabalık bir sarmal içinde iken...

Temâşâ hâlinde izlerken seni gökkûbbe,

değişimin altın ışığına yürürsün,

'sonsuzdan sonsuz' a, kendine ilerlerken...

Ve gitmek istersin hep bildiğin lâkin

hani bile bile hasretlik çektiğin tek yere...

Mırıldanırken 'Küreler' kulağına kadîm melodiyi

her damlada acır, yağarken üstüne yüreğin...

Sâf bir nûrla bakarken kendinden kendine,

hani savaşıyordun ya hani, sonsuz 'gölgeler ve sen' ,

hani bu çitin ardındayken 'aynı sen'...

Ve yine akarsın gideceğin noktaya,

geldiğin 'ân' daki 'sonsuz sefer'den....

....ÖZ...