@senkendinibul
KISIM-V
KISIM-V
...
Ilgın
ağacından
sızan nemli
ve
buruk
tenhâlık!..
Yavaş yavaş
sarının
kızıla
yenildiği düşten
arda kalanlar...
Ulvî
bir âşktan
kalan , şefkâtin
yardıma
koştuğu
teselli bulan ,
yorgun kımıltılar...
bir âşktan
kalan , şefkâtin
yardıma
koştuğu
teselli bulan ,
yorgun kımıltılar...
Dalında, rahat durmayan
bir serçenin, ordan oraya sıçrayan ,
bir inen , bir yükselen , telâşlı ve
nârîn kanat çırpışları...
Söğüt ağacının kendini
bırakmış , bir o kadar zemine ve
zamana ayak uyduran ,
boşvermiş edâsı arasında oynaşan ,
gölgenin ışıkla muâzzâm dansı...
Her kımıltıda ,
ışığın ve karanlığın
ışığın ve karanlığın
terkîbindeki sihre kapılan ,
hareketin ve durgunluğun
câzibesindeki dengeye vurulan ,
iki minik kedinin ,
câzibesindeki dengeye vurulan ,
iki minik kedinin ,
birbirleriyle kaynaşan
anî uyumu...
anî uyumu...
Sessizliğin; insanı kendine
yapıştıran
yapıştıran
âdetâ kenetleyen
huzûru...
huzûru...
...
#Sürgün ,
solgun
sargın sonbahar!...
Mevsimlerden
vedâ zamanıdır
cıvıltıya...
Yaprağın dargın
yanağına
son bir bûsedir
düşerken suya...
ûhrevî
yolculuğuna
ağıtıdır
yakınlaşırken
toprağa...öz..#
...
solgun
sargın sonbahar!...
Mevsimlerden
vedâ zamanıdır
cıvıltıya...
Yaprağın dargın
yanağına
son bir bûsedir
düşerken suya...
ûhrevî
yolculuğuna
ağıtıdır
yakınlaşırken
toprağa...öz..#
...
Damla damla akan ,
huzûra inat; birden
huzûra inat; birden
meltemden lodosa , sonra
poyraza dönen
poyraza dönen
öfkeli ve hoyrat bir kızıllığa
bürünen, tepesi atmaya başlamış ,
bürünen, tepesi atmaya başlamış ,
puslu bir kıskançlıkla bakan
bulutların gergin atmosferi...
bulutların gergin atmosferi...
Şu sevdâlı ikiz tepeleri
ve o nâdîde mor salkımlı evi saran ,
yaralı , buruk , şaşkın ve apansız
ve avaz avaz yükselen
hüzünlü buğu...
Artık
hüzünlü buğu...
Artık
inen akşamın
dalgın rüyâsına ,
dalgın rüyâsına ,
yavaş yavaş sızan
çekilme vaktidir
çekilme vaktidir
gün ışığının...
Güneş;
hâzin bir histir artık
parmak uçlarında...
Yaz;
ellerini bırakmış bir çocuk
gibidir , kaybolmasından
ürktüğün...
Geceye dâir ûhrevî
bir örtü çekilir
usulca...
Güneş;
hâzin bir histir artık
parmak uçlarında...
Yaz;
ellerini bırakmış bir çocuk
gibidir , kaybolmasından
ürktüğün...
Geceye dâir ûhrevî
bir örtü çekilir
usulca...
Nice rüyâlar örttü
o yorgun ,
o yorgun ,
nemli ve solgun kamış
kokusunu...
kokusunu...
Çığlığı kadifemsi , belki biraz
kırgın ve çılgın bir gönlün
kal!....gitme!..
Diyen mütereddit
cılız
Diyen mütereddit
cılız
sesi kaldı geriye...
İşte
İşte
Çıngıraklarıyla sürüler ,
nasıl geçer de önünden kesif bir koku
bırakırsa geride , yokluğunda
yaz öyle bırakır da gider
insanı...
İçinden ,
katar katar turnalar
katar katar turnalar
geçer de sen ,
çaresizce bakakalırsın ya
...papatyalara...
çaresizce bakakalırsın ya
...papatyalara...
Öylece ardından...
Saçı sevdâ
kızılı
bir hüzünle...
kızılı
bir hüzünle...
Mor yağmurlar
yağan tepelerle...
yağan tepelerle...
Bakışları
hazan sarısı
mavilikle...
hazan sarısı
mavilikle...
...Kalakalırsın!..
ZAMANIN
BİTEN
ÖPÜŞÜ İLE..
... 'YAZ' IN ...
...VE...
ZAMANIN
BİTEN
ÖPÜŞÜ İLE..
... 'YAZ' IN ...
...VE...
...Öylece...
'EYLÜL' ün
ardından...
...
...ÖZ...
---KISIM-V---
'...her sonun başlangıcına...'
ithâf edilmiştir...ÖZ...
'...her sonun başlangıcına...'
ithâf edilmiştir...ÖZ...