...
---KISIM-II---
Ah o erişilmez
arz- ı endâmları
ile
"KAF DAĞI" ndan
ile
"KAF DAĞI" ndan
selâm çakan
târz- ı şâhâneler...
Düşürüldüğü yerden
bir türlü alınamayan,
burunlarıyla yanlarına
yaklaşılmayan
alâmet-i fârikalar...
yaklaşılmayan
alâmet-i fârikalar...
En taktîre şâyân,
en kusursuz,
en baştan çıkarıcı,
câzîbe habbecikleri...
Elmastan taçlarıyla
seyirciye reverâns veren
gösteri dünyâsının
biricik ekselânsları...
biricik ekselânsları...
Alkışı kıyamet eden
başroller hep onlara ,
her yer ve koşul
kendilerinin o mûhteşem
kabiliyetlerine ve anlayışlarına
her yer ve koşul
kendilerinin o mûhteşem
kabiliyetlerine ve anlayışlarına
tahsîs edilmemiş midir?.
Hayranlık arayışları
ve alkış sarhoşluğu
içinde her şey, hüsn ü
şahâserlerinin ve
sahnelerinin merkezi
ve karşılaştıkları her
canlı da seyircileri
değil midir?...
O râkîpsiz gösterileri
ve kontrol yetenekleri ile
hislerine bir an bile
yenik düşmeleri nasıl
mümkün olabilir!?..
Hangi şey
o istemeden kötüye
gidebilir ve imkân
o istemeden kötüye
gidebilir ve imkân
bulabilirdir ki!?.
O mütevâzı fikr-i
şahsiyette hangi eksiklik
hâsıl olabilir ve yahût hangi
fazlalık barınabilir!?..
Gece gündüz başları
sağdan sola, soldan
sağa devamlı çark eden
bu kendinden meşgûl
nâdîde parçalar
nasıl yosun tutabilir!?..
şahsiyette hangi eksiklik
hâsıl olabilir ve yahût hangi
fazlalık barınabilir!?..
Gece gündüz başları
sağdan sola, soldan
sağa devamlı çark eden
bu kendinden meşgûl
nâdîde parçalar
nasıl yosun tutabilir!?..
Çıkarlarının çarkının
her an tersine dönme
ihtimâli bulunan, o
astarı yüzünden meşhûr,
janjanlı stratejistler...
Kırılgan özgüvenlerini
saklamaya uğraşırken, asla
kendilerini ele vermeyen,
kibir kaleleri...
Tatlı dilin, her kilidi
açacağını bilerek bir anda,
üstünüzde ne varsa, sizi
önce baloya, sonra kabaktan
bir serâp yığınına
dönüştürüvecek
mahâret şekerleri...
Başarıya tapınan aşkın
kalbi tik tak ettiren
yılmaz sergüzeştperestleri...
Güneş' e dirim
dirim direnen buzdan
arslan heykelcikleri..
Taşlaşmış kâlpler,
kentlerin ıssız kuytularında
sessizce gizlenmiş,
dizlerdeki nasırlar
itînâ ile
berkemâl edilmiştir...
berkemâl edilmiştir...
Tahâkkümün ve gücün
baş döndürücü kontrolünde
diyâr diyâr gezen,
iltifât sarhoşları asla
pes ederler midir ki!?..
Ne zaman hazır
ve nâzır değildirdirler ki
muhteremlerin 'şâh'ları
nicelerimizi 'mat' a...
muhteremlerin 'şâh'ları
nicelerimizi 'mat' a...
Türlü kritik ve
kıyaslamalar neticesinde,
sorunlar her şart ve sûrette
gözden geçirilmiş,teçhizâtlar
işte bir güzel tâzelenmiştir...
işte bir güzel tâzelenmiştir...
Kabaran tüyler,
daha da göz kamaştıracak,
diller bir güzel çatallanacak,
dişler ve tırnaklar
sivrim sivrim ,
tesirli bir şemâl
sivrim sivrim ,
tesirli bir şemâl
kazanacak
ve
avını ürkütmeden
avlamanın zemini, her
koşulda hemzemîn
bulacaktır...
Peki ya
konuşmasa mıdır ki,
işte o zaman her şeyde
olduğu gibi yine, büyüklük
hem onda kalacak,
işte o zaman her şeyde
olduğu gibi yine, büyüklük
hem onda kalacak,
hem de şu tertemiz
ve mübârek insan,
niye ;
şu eşsiz kûdretinin
hâzzını ölesiye yaşarken,
erişilmez bir ûmmân
olmanın zevki katlanarak
ve dahi doruklarda
bir güzel yine temâşâ
edilmesindir ki!?..
...ÖZ...
...ÖZ...
----devâm edecek-----