@senkendinibul
...
İNSANLIĞIN KIYÂMI;
ancak 'MUTLAK BİR ŞUÛR'da
OL-MA durumu ve hareketi
ile gerçekleşecektir...
*
Ve bunun için
ancak 'MUTLAK BİR ŞUÛR'da
OL-MA durumu ve hareketi
ile gerçekleşecektir...
*
Ve bunun için
yoldaki işâretlerin
neler olduğunu
bir bir okumak gerek...
her işaretse bizlere
bir bir selam verir
her bir vakit ...
...
*
O hâlde ; şâhit OLmuş
OL-AN ve bilinçle ,
AN içinde
doğru bir tanıklık
neler olduğunu
bir bir okumak gerek...
her işaretse bizlere
bir bir selam verir
her bir vakit ...
...
*
O hâlde ; şâhit OLmuş
OL-AN ve bilinçle ,
AN içinde
doğru bir tanıklık
içinde bulunanlardır
gerçek imân sahipleri!..
*
Şehâdet makâmına ermişler...
gerçek imân sahipleri!..
*
Şehâdet makâmına ermişler...
'YOL'da edep ile yürümüşler...
RÂBBİNİ BİLMİŞ
OL-ÂN lardır
KENDİNİ BİLENLER!..
*
Kendine hürmette bulunan , ancak
Yaradan ' ın yarattığı
RÂBBİNİ BİLMİŞ
OL-ÂN lardır
KENDİNİ BİLENLER!..
*
Kendine hürmette bulunan , ancak
Yaradan ' ın yarattığı
her şeye bir ve birlik içinde bakar ve
hakîkî sevgi ve şefkâtte bulunur...
Birlik ve bütünlük içinde
olmanın yolu;
'Koşulsuz Sevgi' den geçer...
hakîkî sevgi ve şefkâtte bulunur...
Birlik ve bütünlük içinde
olmanın yolu;
'Koşulsuz Sevgi' den geçer...
Kâlbinde gerçek imân bulunan
insanda da korkunun
tesîri kalkmıştır...
insanda da korkunun
tesîri kalkmıştır...
En büyük mücâdelenin ,
nefsin kendisiyle olduğu
bu büyük savaş ,
adâlet duygusu içinde ,
doğru ve dürüst
davranmakla kazanılır...
nefsin kendisiyle olduğu
bu büyük savaş ,
adâlet duygusu içinde ,
doğru ve dürüst
davranmakla kazanılır...
Ve illâki bu imân; kendini
EMİN OL-unmakla gösterir...
EMİN OL-unmakla gösterir...
Sabır ,tevâzû , farkındalık ,
rasyonellik , objektiflik
ve edeptir onun ayînesi...
rasyonellik , objektiflik
ve edeptir onun ayînesi...
Çıktığı yol ,
'ben' değil , 'biz yolu' dur...
Meğer ki bu minvâl ve hâl üzre
her olaya; diyalektik bir gözlemle bakan
ve buna göre her varlığı ve olayı
türlü açılarıyla değerlendiren insan ,
kemâliyetin gereğini yerine
getirmeye şimdi hazırdır...
'ben' değil , 'biz yolu' dur...
Meğer ki bu minvâl ve hâl üzre
her olaya; diyalektik bir gözlemle bakan
ve buna göre her varlığı ve olayı
türlü açılarıyla değerlendiren insan ,
kemâliyetin gereğini yerine
getirmeye şimdi hazırdır...
Her sene 'Muhârrem'
ayının 10. günü ÂŞURA günüdür...
ayının 10. günü ÂŞURA günüdür...
Bu yıl da 9 eylül gününe
denk düşmüştür...
Bu günün hadiselerinde
yaşanmış ortak özellik;
Yüce Yaradan ' ın bize tefekkûr
ettirdiği , insanlığın yaşattığı her olayın
içindeki üst bilinçle kavranabilecek
gerçekleri bir daha düşündürmektir...
Zamânın izâfiliğinin izâhına
mazhâr OLan arîf insanlar ,
yaşanmış deneyimlerin üzerinden
mûhârrem ayı ile birlikte de
bir şeylerin , yine farkına varırlar
ve elbette bir daha günü , anlamını
ve önemini değerlendirirler...
Harâm ve yasakların , insanlığın
kurtuluşundaki mânevî rolünü de...
Yapmamak zorunda olduğumuz
ve yapmak durumunda bulunduğumuz ,
tüm hâl ve hareketleri bir daha
gözden geçirirler...
Ve erdemleri bir daha hatırlarlar...
Sevginin , kardeşliğin ,
barış ve selâmetin ,
ancak adil olarak yaşandığında ,
dürüst ve doğru bir yaşam içinde
olunduğunda kavuşulacak bir ömür
ve 'Dünyâ sahnesi'ne mutlu bir
yâşam olarak izdüşümünün
gerçekleşebileceğini idrâk ederler...
____o____
OLmuş olan tüm hâdiseler ,
Kurân-ı Kerîm ' deki bütüncül
kıssalar ve hisselerindeki açıklık
ve doyuruculuk neticesinde
irdelenmelidir...
Her yaşanmış olay diğerinin
oluşumuna zemin hazırlamıştır...
O halde ,
'İnsanlık' ışığın ve karanlığın
hayat sahnesindeki rolünü bu çağda
yeniden baştan aşağı gözden
geçirmiş olmalıdır...
Tüm güzellikler de ,
tüm kötülükler de
birbirini tetiklemiştir...
Doğrusunu ancak
Yüce Yaratıcının bildiği
mâlûm gerçekler ,
özünde hâlâ insanlık bilincinin
yükselmesi yönünde gereken derslerin
alınmadığını göstermektedir...
Kâmil bilince ulaşmak , daha
ne kadar zaman alacaktır...
Bunun için
bedenin ve zihnin;
ruhun , gerçek hizmetine
adanması ve sabırla ve ısrarla
işlenmesi gerekmektedir...
Yapılan tüm ibâdetlerin
ve paylaşmaların ,
büyük bir gerçeklik
ve içsel bir disiplin ve
tatmin ile yapılması ,
ân itibariyle bireyi ve
toplumları selâmete
götürebildiği gerçeğinin
açıkça tekrarını da...
Varlık okuması;
iyi ve kötü ,
savaş ve barış ,
ölüm ve yaşam
kutupsallığından çıkmak
zorunda olması neticesini de...
Zirâ; bu hayâl perdesinde
biri oluştuğu ân diğerinin onun
yerini almaya devâm
edegeleceği hakikatini de...
Ve bu döngü tekrar tekrar
yaşanaduracaktır...
*
Bu fasit döngüyü aşmanın
tek yolu ise;
bütünlüğü kavramak ,
holistik bir gerçeklikle
olayların sanrısından
çıkıp , zihin tuzaklarını aşıp ,
varoluş plânında herşeyi
yerine oturtmak ve herşeye
nötr bir bilinç ile
bakmak olmalıdır...
İyilikten sonra kötülüğün ,
barıştan sonra savaşın ,
güzellikten sonra çirkinliğin ,
aydınlıktan sonra karanlığın gelmesi ,
onları hep ayıran yine eksik
bilincin ve zihnin tuzakları
ve dahi sınavları olacaktır...
İbâdeti , sadece cennete girmek
vesilesi sayan zihniyetlerin de
bu döngüdeki payları ortadadır...
Negatif döngü ve prensipler ,
kutupsal bir bakışın persfektifi
ile daha fazla güç ve yayılma
bulur ve ağlarını pek hızlıca örerler...
Bu döngüyü kırmanın yolu;
hepsinin aşkınlığında gizlidir...
SIR BUDUR...
HERŞEYİN BİRBİRİNE
HİZMET ETTİĞİNİ BİLİR İSENİZ
BU DÖNGÜDEN ÇIKMIŞ VE
RUHUNUZLA BÜTÜN OLARAK
HAREKET ETMİS OLURSUNUZ!...
HÜSEYİN 'ler çok şükür ki
günümüzde de iyi ki hep vardır
ve olmaya devam etmelidir...
Ancak,
Yezid 'ler de boş durmamaktadır...
Zenginin malı fakirin çenesini
hâlâ yormaktadır...
Tüm yeryüzünde
barış her zaman egemen
olmalıdır , fakat ne yazıktır ki
Dünyâ' nın mâlûm coğrafyalarında
yaşanan savaşların ,
türlü ego ve güç gösterilerinin
ve para ve silah mafyasının elinde
masûm insanları yıkıp ,
yakıp kül ettiğini de
göredurmaktayız...
Bunların olması elbet
normal değildir...
Ancak,
bizlere o kadar
kanıksattırdılar ki
bunları zihni aşmadan
anlayamazsınız...
Ve elbette hiç bir şeyi
yerine oturtamazsınız...
Sadece çok üzülür ve de
korkmaya devam edersiniz...
Bu da sizin etkin bir insan
olma bilincinizi örseler ,
edilgin ve zayıf bir
versiyonunuz olmaya doğru
ân be ân yol alırsınız...
*
Şimdi!..
Artık delirmemiş isek
zâten sınırı geçmiş
ve yâhut geçmeye yüz
tutmuşuz demektir...
Tam da bu noktada
yapılması zorunlu olan ,
'Kozmik Bilinç' ile kollektif
amacın toplumsal farkındalık
ve şûûr içinde yapılıyor olmasını sağlamak adına emek harcamak
ve dahi her bireyin üstüne düşen TEMİZ VE SAMÎMÎ NİYETİ,
sorumluluğu,azmi ve cesâreti göstermesi durumudur...
Eğer ki bu gözlemi ve
eylemi bilinç ile yapar isek
cemâl ve celâl kutupsallığından
kemâl mertebesine olağan bir
bilinç sıçraması yapmış olacağız...
Bu da bizi özgür bireyler
ve toplumlar hâline getirecek
ve dahi öyle yaşatacaktır...
Etkinin , yetkin ve
olgun bir tepki ile karşılık
bulması ile NİHÂÎ bir
kararlılıkla yapılacak ve
___'SÜREKLİ VÂR-OL-ÂNA___
____İLÂHÎ BİLİNÇ'e____
vurgu ve atıfta bulunacak olan
TANIKLILIK ŞÛÛRU VE
HÂKİMİYETİ,
Dünya'nın deneyimlediği
bir toplumsal tepki
henüz olamamıştır...
Ancak olur ise ,
insanlık bambaşka
bir projeksiyonla yeni bir
'Varoluş Düzeni' ne
geçiş yapabilecektir....
Yok , bu oyunları henüz
kavramış ve de anlamış değil
isek , daha çok Yezid' in zûlmü ,
Hüseyin' lerin ocağını
söndüreduracaktır...
Güç oyunlarına ve
paranın sahte ilüzyonuna ,
kurbân giden daha çok ömürler ve
telef edilmiş insanlar olmaya
devam edilecektir...
*
İbâdetler yalnızca ,
Yüce Yaradan' a , temiz niyetlerle
ve de zihnini arındırmış
yetkin bir bilinçle yapıldığı taktirde
yerini bulacaktır...
Diğer türlüsü sadece bir aldanış
ve yerinde saymadır...
*
HAYAT;
BÜTÜNDÜR VE BİRDİR...
KURTULUŞ ;
BUNU KABUL ETMEKTİR!..
ONURLU BİR İNSAN
OLMANIN DURUŞUNDA ,
ASLA BİR VARLIĞIN
HAK VE HUKÛNA ,
GÖZ DİKME VE
SUİSTİMÂL YOKTUR!..
ACILARIN , HAKSIZLIĞIN
VE ZULMÜN ÜSTESİNDEN
GELMENİN TEK YOLU;
HER ŞEYİN GEÇİCİ OLDUĞUNU,
BİLEREK BU İSTASYONDA
NE KADAR DAHA VAKTİMİZ
VAR İSE OLGUN VE YETKİN ,
ONURLU BİR VARLIK OLMAYA
KORKUSUZCA ÇALIŞARAK ,
YERYÜZÜNÜ YAŞANABİLECEK
BİR YER HÂLİNE GETİRMENİN
GÜVENİNİ , ERDEMİNİ ,
İRÂDESİNİ VE PAYLAŞIMINI
GÖSTERMEKTİR!..
*
DENGELİ , İRÂDELİ , IŞIĞIN
GÜCÜ İLE HAREKET EDECEĞİNİZ
SORUMLULUKTA VE PAYLAŞIMDA
YAŞAYACAĞINIZ NİCE BEREKETLİ
VE HUZURLU VE DAHİ NİCE
YENİ BAŞLANGIÇLARIN OLDUĞU ,
SEVGİ VE ŞEFKATİN REHBERLİĞİNDE
ULAŞACAĞINIZ HUZURLU
YILLAR VE İBÂDETLERİNİZİN ,
YERİNİ BULACAĞI , TEMİZLİĞİ VE
TESLİMİYETİ DUYUMSAYACAĞINIZ
VE GEREKENİ YAPACAĞINIZ
BİR ÖMÜR VE VÂROLUŞ
ÇABASI DİLİYORUM!..
HER BİRİMİZE!..
KOLAY GELSİN!...
...ÖZ...
"Yarın kıyâmetin
kopacağını bilseniz bile,
bugün elinizdeki
fidanı dikin."
HZ.MÛHÂMMED (S.A.V)
denk düşmüştür...
Bu günün hadiselerinde
yaşanmış ortak özellik;
Yüce Yaradan ' ın bize tefekkûr
ettirdiği , insanlığın yaşattığı her olayın
içindeki üst bilinçle kavranabilecek
gerçekleri bir daha düşündürmektir...
Zamânın izâfiliğinin izâhına
mazhâr OLan arîf insanlar ,
yaşanmış deneyimlerin üzerinden
mûhârrem ayı ile birlikte de
bir şeylerin , yine farkına varırlar
ve elbette bir daha günü , anlamını
ve önemini değerlendirirler...
Harâm ve yasakların , insanlığın
kurtuluşundaki mânevî rolünü de...
Yapmamak zorunda olduğumuz
ve yapmak durumunda bulunduğumuz ,
tüm hâl ve hareketleri bir daha
gözden geçirirler...
Ve erdemleri bir daha hatırlarlar...
Sevginin , kardeşliğin ,
barış ve selâmetin ,
ancak adil olarak yaşandığında ,
dürüst ve doğru bir yaşam içinde
olunduğunda kavuşulacak bir ömür
ve 'Dünyâ sahnesi'ne mutlu bir
yâşam olarak izdüşümünün
gerçekleşebileceğini idrâk ederler...
____o____
OLmuş olan tüm hâdiseler ,
Kurân-ı Kerîm ' deki bütüncül
kıssalar ve hisselerindeki açıklık
ve doyuruculuk neticesinde
irdelenmelidir...
Her yaşanmış olay diğerinin
oluşumuna zemin hazırlamıştır...
O halde ,
'İnsanlık' ışığın ve karanlığın
hayat sahnesindeki rolünü bu çağda
yeniden baştan aşağı gözden
geçirmiş olmalıdır...
Tüm güzellikler de ,
tüm kötülükler de
birbirini tetiklemiştir...
Doğrusunu ancak
Yüce Yaratıcının bildiği
mâlûm gerçekler ,
özünde hâlâ insanlık bilincinin
yükselmesi yönünde gereken derslerin
alınmadığını göstermektedir...
Kâmil bilince ulaşmak , daha
ne kadar zaman alacaktır...
Bunun için
bedenin ve zihnin;
ruhun , gerçek hizmetine
adanması ve sabırla ve ısrarla
işlenmesi gerekmektedir...
Yapılan tüm ibâdetlerin
ve paylaşmaların ,
büyük bir gerçeklik
ve içsel bir disiplin ve
tatmin ile yapılması ,
ân itibariyle bireyi ve
toplumları selâmete
götürebildiği gerçeğinin
açıkça tekrarını da...
Varlık okuması;
iyi ve kötü ,
savaş ve barış ,
ölüm ve yaşam
kutupsallığından çıkmak
zorunda olması neticesini de...
Zirâ; bu hayâl perdesinde
biri oluştuğu ân diğerinin onun
yerini almaya devâm
edegeleceği hakikatini de...
Ve bu döngü tekrar tekrar
yaşanaduracaktır...
*
Bu fasit döngüyü aşmanın
tek yolu ise;
bütünlüğü kavramak ,
holistik bir gerçeklikle
olayların sanrısından
çıkıp , zihin tuzaklarını aşıp ,
varoluş plânında herşeyi
yerine oturtmak ve herşeye
nötr bir bilinç ile
bakmak olmalıdır...
İyilikten sonra kötülüğün ,
barıştan sonra savaşın ,
güzellikten sonra çirkinliğin ,
aydınlıktan sonra karanlığın gelmesi ,
onları hep ayıran yine eksik
bilincin ve zihnin tuzakları
ve dahi sınavları olacaktır...
İbâdeti , sadece cennete girmek
vesilesi sayan zihniyetlerin de
bu döngüdeki payları ortadadır...
Negatif döngü ve prensipler ,
kutupsal bir bakışın persfektifi
ile daha fazla güç ve yayılma
bulur ve ağlarını pek hızlıca örerler...
Bu döngüyü kırmanın yolu;
hepsinin aşkınlığında gizlidir...
SIR BUDUR...
HERŞEYİN BİRBİRİNE
HİZMET ETTİĞİNİ BİLİR İSENİZ
BU DÖNGÜDEN ÇIKMIŞ VE
RUHUNUZLA BÜTÜN OLARAK
HAREKET ETMİS OLURSUNUZ!...
HÜSEYİN 'ler çok şükür ki
günümüzde de iyi ki hep vardır
ve olmaya devam etmelidir...
Ancak,
Yezid 'ler de boş durmamaktadır...
Zenginin malı fakirin çenesini
hâlâ yormaktadır...
Tüm yeryüzünde
barış her zaman egemen
olmalıdır , fakat ne yazıktır ki
Dünyâ' nın mâlûm coğrafyalarında
yaşanan savaşların ,
türlü ego ve güç gösterilerinin
ve para ve silah mafyasının elinde
masûm insanları yıkıp ,
yakıp kül ettiğini de
göredurmaktayız...
Bunların olması elbet
normal değildir...
Ancak,
bizlere o kadar
kanıksattırdılar ki
bunları zihni aşmadan
anlayamazsınız...
Ve elbette hiç bir şeyi
yerine oturtamazsınız...
Sadece çok üzülür ve de
korkmaya devam edersiniz...
Bu da sizin etkin bir insan
olma bilincinizi örseler ,
edilgin ve zayıf bir
versiyonunuz olmaya doğru
ân be ân yol alırsınız...
*
Şimdi!..
Artık delirmemiş isek
zâten sınırı geçmiş
ve yâhut geçmeye yüz
tutmuşuz demektir...
Tam da bu noktada
yapılması zorunlu olan ,
'Kozmik Bilinç' ile kollektif
amacın toplumsal farkındalık
ve şûûr içinde yapılıyor olmasını sağlamak adına emek harcamak
ve dahi her bireyin üstüne düşen TEMİZ VE SAMÎMÎ NİYETİ,
sorumluluğu,azmi ve cesâreti göstermesi durumudur...
Eğer ki bu gözlemi ve
eylemi bilinç ile yapar isek
cemâl ve celâl kutupsallığından
kemâl mertebesine olağan bir
bilinç sıçraması yapmış olacağız...
Bu da bizi özgür bireyler
ve toplumlar hâline getirecek
ve dahi öyle yaşatacaktır...
Etkinin , yetkin ve
olgun bir tepki ile karşılık
bulması ile NİHÂÎ bir
kararlılıkla yapılacak ve
___'SÜREKLİ VÂR-OL-ÂNA___
____İLÂHÎ BİLİNÇ'e____
vurgu ve atıfta bulunacak olan
TANIKLILIK ŞÛÛRU VE
HÂKİMİYETİ,
Dünya'nın deneyimlediği
bir toplumsal tepki
henüz olamamıştır...
Ancak olur ise ,
insanlık bambaşka
bir projeksiyonla yeni bir
'Varoluş Düzeni' ne
geçiş yapabilecektir....
Yok , bu oyunları henüz
kavramış ve de anlamış değil
isek , daha çok Yezid' in zûlmü ,
Hüseyin' lerin ocağını
söndüreduracaktır...
Güç oyunlarına ve
paranın sahte ilüzyonuna ,
kurbân giden daha çok ömürler ve
telef edilmiş insanlar olmaya
devam edilecektir...
*
İbâdetler yalnızca ,
Yüce Yaradan' a , temiz niyetlerle
ve de zihnini arındırmış
yetkin bir bilinçle yapıldığı taktirde
yerini bulacaktır...
Diğer türlüsü sadece bir aldanış
ve yerinde saymadır...
*
HAYAT;
BÜTÜNDÜR VE BİRDİR...
KURTULUŞ ;
BUNU KABUL ETMEKTİR!..
ONURLU BİR İNSAN
OLMANIN DURUŞUNDA ,
ASLA BİR VARLIĞIN
HAK VE HUKÛNA ,
GÖZ DİKME VE
SUİSTİMÂL YOKTUR!..
ACILARIN , HAKSIZLIĞIN
VE ZULMÜN ÜSTESİNDEN
GELMENİN TEK YOLU;
HER ŞEYİN GEÇİCİ OLDUĞUNU,
BİLEREK BU İSTASYONDA
NE KADAR DAHA VAKTİMİZ
VAR İSE OLGUN VE YETKİN ,
ONURLU BİR VARLIK OLMAYA
KORKUSUZCA ÇALIŞARAK ,
YERYÜZÜNÜ YAŞANABİLECEK
BİR YER HÂLİNE GETİRMENİN
GÜVENİNİ , ERDEMİNİ ,
İRÂDESİNİ VE PAYLAŞIMINI
GÖSTERMEKTİR!..
*
DENGELİ , İRÂDELİ , IŞIĞIN
GÜCÜ İLE HAREKET EDECEĞİNİZ
SORUMLULUKTA VE PAYLAŞIMDA
YAŞAYACAĞINIZ NİCE BEREKETLİ
VE HUZURLU VE DAHİ NİCE
YENİ BAŞLANGIÇLARIN OLDUĞU ,
SEVGİ VE ŞEFKATİN REHBERLİĞİNDE
ULAŞACAĞINIZ HUZURLU
YILLAR VE İBÂDETLERİNİZİN ,
YERİNİ BULACAĞI , TEMİZLİĞİ VE
TESLİMİYETİ DUYUMSAYACAĞINIZ
VE GEREKENİ YAPACAĞINIZ
BİR ÖMÜR VE VÂROLUŞ
ÇABASI DİLİYORUM!..
HER BİRİMİZE!..
KOLAY GELSİN!...
...ÖZ...
"Yarın kıyâmetin
kopacağını bilseniz bile,
bugün elinizdeki
fidanı dikin."
HZ.MÛHÂMMED (S.A.V)